4 Temmuz 2017 Salı

Sivas Katliamı'nın 24. Ve Çorum Katliamı’nın 37.yıl dönümü anma Programı Datça'da Yapıldı.

Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça  Şubesi Cemevi,  Eğitim Sen, Emekli Sen, Birleşik Haziran Hareketi, Datça Kadın İş Gücü Derneğini ve Birleşik Haziran Hareketi’nin Ortaklaşa Hazırladığı Sivas Katliamı'nın 24. Ve Çorum Katliamı’nın  37.yıl dönümü anma Programı 2 Temmuz 2017 Pazar Günü Saat 19.30’da  Datça Cumhuriyet Meydanı’nda Yapıldı. 

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Datça Şubesi Cemevi, saat 19.30 da Datça Cumhuriyet Meydanı’nda bir basın açıklaması yaparak, 24 yıl önce Sivas’ta Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren 33 insanı andı. 




Datça Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan anmaya, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Datça Şubesi, Eğitim-Sen, Emekli-Sen, Birleşik Haziran Hareketi’nden çok sayıda insan katıldı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Datça Şubesi Cemevi Başkanı Murat Yıldırım, yaptığı açıklamada, “Madımak Katliamının 24.yılında yine inadına deyişlerimizi söylemeye, semahlarımızı dönmeye devam ediyoruz, edeceğiz” dedi.
Madımak Katliam’ının insanlık tarihinin en vahşi katliamlarından bir olduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
“2 Temmuz 1993 tarihinde ülkemizin üzerinde yaşatılan kara günün, tam tamına 24. Yılındayız. Bizler o günden beri sürdürdüğümüz mücadeleyi aynı kararlılıkla, aynı güçle sürdürüyoruz. İnsanlık tarihinin en vahşi katliamlarından biri olan Madımak Katliamının 24. yılında da aynı aydınlık yüzlerimizle, yanan yüreğimizle bugün buradayız. Ta ki bu bozuk düzenin çarklarını çeviren zatlar, ötekileştirilen, katledilen bedenini ölüme yatıran canlarla yüzleşinceye kadar. Ta ki Koray Kaya gibi, Serkan Doğan gibi, Gülsüm Karababa gibi, Muhlis Akarsu gibi, Hasret Gültekin gibi, Sivas’ın aydınlık yüzü olan 33 canımızın üzerlerinden kara dumanlar kalkıncaya kadar. Acımız, Hak ve Hakikat arayışımız sürüyor sürecek. Bizleri katleden karanlığınıza inat, 24. yılında da Madımak Otelinin Utanç Müzesine dönüştürülene dek, çığlıklarımızı atmaya bu güruhları lanetlemeye devam edeceğiz.
“BUGÜNKÜ KARANLIK GÜNLER, O GÜN CANLARIMIZI BİZDEN ALANLARIN ESERİDİR”
Bilinsin ki bugün içinde bulunduğumuz karanlık günler; o gün canlarımızı bizden alanların eseridir. O gün pirimiz Pir Sultan Abdal’ın heykelini yerlerde sürükleyenler, bugün KHK ve OHAL zulmü ile kamu emekçilerini işlerinden ediyorlar. KHK ve OHAL’e karşı direnenleri ise tutuklayıp ölüme terk ediyorlar. Halkımızı açlığa sefalete sürüklüyorlar. O kara günde Madımak Otel’inde 33 Canımızı bizden alanlar, bugün de aynı karanlık zihniyet ile sokak ortasında gençlerimizi katlediyorlar. Gençlerimizi hedef alarak Gazi’de, Nevroz alanında, sokak ortasında, evlerimizde, geleceğin aydınlık yüzlü gençlerimizi bizlerden kopartıyorlar.
“CANLARIMIZI BİZDEN ALANLAR, BUGÜN KATİLLERE ÖDÜL GİBİ CEZA VERİYORLAR”

O Yangında, canlarımızı bizden alanlar, bugün Dilek Doğan’ın katillerine, Berkin Elvan’n Ethem Sarısülük’ün, Cemevimizde katledilen Uğur Kurt’un katillerine ödül gibi cezalar veriyorlar. O kara günde canlarımızı bizden alanlar, inancımızın varlığını kabul etmeyenler, bugün de gerici eğitim sistemleri ile ‘Zorunlu Din Dersleri’ zulmü ile Diyanet denilen kör kuyuları ile gençlerimizi asimile etmeye devam ediyorlar.”
“Unutmuyoruz ve asla unutturmayacağız” denilen açıklamada, “Kerbela’ dan bu güne inancımızın dönülmez yolunda yürümeye devam edeceğiz. Her katliamın birbiri ile bağlantılı olduğunu görerek 2 Temmuz 1993’te Madımak Otelinde yaşadığımız katliamın aydınlatılmamasından kaynaklı Gazi’yi, Suruç’u, Ankara’yı, Taksim’i, Antep’i, Reina’yı yaşadığımızı biliyoruz. Ve diyoruz ki: Hak ve Hakikat, Adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Katliamlar aydınlatılana kadar mücadelemizden asla geri adım atmayacağız” ifadeleri kullanıldı.



CEMEVİ BAŞKANI MURAT YILDIRIM'IN MESAJI:


Değerli canlar,           
Madımak Katliamının 24.yılında yine inadına deyişlerimizi söylemeye, semahlarımızı dönmeye devam ediyoruz, edeceğiz.

           2 Temmuz 1993 tarihinde ülkemizin üzerinde yaşatılan kara günün, tam tamına 24. Yılındayız. Bizler o günden beri sürdürdüğümüz mücadeleyi aynı kararlılıkla, aynı güçle sürdürüyoruz.  İnsanlık tarihinin en vahşi katliamlarından biri olan Madımak Katliamının 24. yılında da aynı aydınlık yüzlerimizle, yanan yüreğimizle bugün buradayız.


Ta ki bu bozuk düzenin çarklarını çeviren zatlar, ötekileştirilen, katledilen bedenini ölüme yatıran canlarla yüzleşinceye kadar. 

          Ta ki Koray Kaya gibi, Serkan Doğan gibi, Gülsüm Karababa gibi, Muhlis Akarsu gibi, Hasret Gültekin gibi, Sivas’ın aydınlık yüzü olan 33 canımızın üzerlerinden kara dumanlar kalkıncaya kadar. Acımız, Hak ve Hakikat arayışımız sürüyor sürecek.

          Bizleri katleden karanlığınıza inat, 24.yılında da Madımak Otelinin Utanç Müzesine dönüştürülene dek, çığlıklarımızı atmaya bu güruhları lanetlemeye devam edeceğiz.
        Bilinsin ki bugün içinde bulunduğumuz karanlık günler; o gün canlarımızı bizden alanların eseridir. O gün pirimiz Pir Sultan Abdal’ın heykelini yerlerde sürükleyenler, bugün KHK ve OHAL zulmü ile kamu emekçilerini işlerinden ediyorlar. KHK ve OHAL’e karşı direnenleri ise tutuklayıp ölüme terk ediyorlar. Halkımızı açlığa sefalete sürüklüyorlar.

       O kara günde Madımak Otel’inde 33 Canımızı bizden alanlar, bugün de aynı karanlık zihniyet ile sokak ortasında gençlerimizi katlediyorlar. Gençlerimizi hedef alarak Gazi’de, Nevroz alanında, sokak ortasında, evlerimizde, geleceğin aydınlık yüzlü gençlerimizi bizlerden kopartıyorlar.
     O Yangında,(YAN(G) IN)  canlarımızı bizden alanlar, bugün Dilek Doğan’ın katillerine, Berkin Elvan’n Ethem Sarısülük’ün, Cemevimizde katledilen Uğur Kurt’un katillerine ödül gibi cezalar veriyorlar.

      O kara günde canlarımızı bizden alanlar, inancımızın varlığını kabul etmeyenler, bugün de gerici eğitim sistemleri ile ‘Zorunlu Din Dersleri’ zulmü ile Diyanet denilen kör kuyuları ile gençlerimizi asimile etmeye devam ediyorlar.

 Bizler O kara günde olduğu gibi bugün de, ülkemizde gerçekleştirilmeye çalışılan tek adam rejimine karşı, laik, demokratik bir ülke özlemimizi haykırmak için bugün burdayız. Unutmuyoruz ve asla unutturamayacaksınız. Bizlerden aldığınız tüm canlarımıza ışık olmaya, onları anmaya devam edeceğiz. Kerbela’ dan bu güne inancımızın dönülmez yolunda yürümeye devam edeceğiz.
 Bizim Yol’umuz tarih boyunca karşı karşıya olan, zulüm karşısında adaletin, ezenlerin karşısında ezilenlerin, Muaviye’nin karşısında Şah-ı Merdan Ali’nin, Yezid’in karşısında 72 yaren yoldaşı ile direnen İmam Hüseyin’in, Dersimde Seyid Rıza’nın, Banaz'da Pir Sultan’ın yoludur. Günümüzün zalimlerine karşıda aynı inançla Yol’umuzda yürümeye devam edeceğiz.
           
Her katliamın birbiri ile bağlantılı olduğunu görerek 2 Temmuz 1993’te Madımak Otelinde yaşadığımız katliamın aydınlatılmamasından kaynaklı Gaziyi, Suruç’u, Ankara’yı, Taksim'i, Antep'i, Reina'yı yaşadığımızı biliyoruz.  Ve diyoruz ki: Hak ve Hakikat, Adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Katliamlar aydınlatılana kadar mücadelemizden asla geri adım atmayacağız.
           
       ‘Hayır’ Daha Bitmedi! Katliamlarınıza, karanlığınıza boyun eğmeyeceğiz" diyerek Geziden ‘Hayır’a giden birlikteliğimizden aldığımız güçle Madımak Oteli Utanç Müzesi olana kadar mücadelemizde, aynı kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.

       Katliamın 24. yılında Madımak Otelinde yitirdiğimiz canlarımızı anmak için bir kez daha alanlardayız.

Madımak Oteli Utanç Müzesi Olacak! Demek için,
Sivas’ın Işığı Sönmeyecek! Demek için, Tekçi Anlayışa Hayır! Demek için, Eşit Yurttaşlık Hakkı, Barış, Demokrasi, Özgürlük, Laiklik ve Adalet talebimizi haykırmak için,
Gelin Canlar, Bir olmak için bir siz eksiksiniz. Hadi diyelim bitsin bu zulüm.

        Murat YILDIRIM
HBVAKV Datça Şubesi Cemevi Bşk.






Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça  Şubesi Cemevi,  Eğitim Sen, Emekli Sen, Birleşik Haziran Hareketi, Datça Kadın İş Gücü Derneğini ve Birleşik Haziran Hareketi’nin Ortaklaşa Hazırladığı “Çorum ve Sivas Katliamını Anma” ile ilgili Ortak Basın Açıklaması

Değerli basın mensupları; bu gün burada bu basın açıklamasını yapma                                               nedenimiz;1980 28 Mayıs ta başlatılan, Temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eden Çorum Katliamını ve 2 Temmuz 1993 tarihinde yaşanan Sivas katliamını unutmadığımızı, bu katliamların içimizde kanayan bir yara olduğunu, içimizin hala acıdığını size ve kamu oyuna bildirme ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
                                                                                               
Size Çorum katliamının nasıl başlatıldığını, yaşanan travmayı ve sonrasında neler olduğunu çok özetlenmiş haliyle anımsatmak istiyoruz. 1980 Bahar aylarında Amerikan büyük Elçiliğinde görevli CİA ajanı Robert Alexsander Pack; gerekçesi kamu oyu ile paylaşılmadan Çorum’a giderek yerel ve kamu görevlileri ile ayrıca MHP yöneticileriyle görüşür. Daha sonra Tokat ve Amasya da görüşmeler yapar. Bu; Çorum ile ilgili hazırlığı önceden yapılan katliam senaryosunda Amerikan parmağının olduğunun açık kanıtıdır.

 Ardından gündeme konacak senaryo ya karşı çıkması ihtimali olan Vali, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü ve onlarca Polis bölgeden uzaklaştırılır. Bu ve buna benzer hazırlıklar tamamlandıktan sonra  19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında kız Öğrencilerinin kıyafetleri bahane edilerek ,”İslamcı Gençlik” imzalı bildiri dağıtılır.27 Mayıs 1980 tarihinde Gün Sazak’ın öldürülmesi bahane edilerek bir gün sonra olayların başlangıç fitili ateşlenir.”Kana Kan, intikam” Sloganıyla başlatılıp Temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eden olaylarda Kent Merkezinde Alevi ve Solculara ait Ev ve İş yerleri tahrip edilmiş, kırsalda yollara barikatlar kurularak, ele geçirdikleri Alevileri insan vicdanının kaldırmayacağı işkencelerden geçirerek  katletmişlerdir.

Bütün bunları yaparken Sünni inanışa mensup vatandaşları yanlarına çekebilmek ve yapılanları meşru göstermek için kamu araçlarından yapılan anonslarla, bildirilerle, Camiler den yapılan anonslarla  ve TRT de  “Aladdin Camisine patlayıcı madde atıldığını ve camiye ateş edilmesi sonucu olayların başladığı “ yalanını yayarak algı oluşturulmaya çalışılmış ve Cihat çağrıları yapılmıştır.1980 Temmuz ayının ilk haftasında olaylar bittiğinde ortaya çıkan bilanço 57 ölü,200 yaralı, tahrip edilerek yakılan 300 ev ve işyeridir. Nedendir bilinmez ama Çorum katliamı, kamu oyundan adeta gizlenmiş ve gereken tepki gösterilmemiş yada engellenmiştir. Olaylardan sonra büyük bir Alevi nüfus bölgeyi terk ettiği bilinmektedir. Bu katliam; hala Alevilerin ve duyarlı yurttaşların içinde kanayan yara olmaya devam ediyor. Çorum katliamı ile ilgili açılan davalarda Adalet yerini bulmamış ve sonuç tam bir fiyasko olmuştur.

Sayın Basın mensupları, değerli canlar; yıl 1993 Aylalardan 2 Temmuz Sivas’ta yapılacak 4.Pir Sultan Abdal şenlikleri için Vali tarafından davet edilen konuklar ve diğer katılımcılar Madımak Otelindedir. Bir gün öncesinden saldırı hazırlıklarını planlayan saldırganlar Cuma Namazından sonra ,önce Hükümet Konağına saldırıyor,Ardından; “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu Sivas’ta yıkılacak”,”Yaşasın Şeriat”,”Laiklere ölüm” “Sivas Azize Mezar olacak” şeklinde sloganlar atarak Madımak Oteline yöneliyorlar.Önce Otelin önündeki araçlar yakılıyor,ardından yanlarında getirdikleri  bidonlarda ki Benzini Otelin içerisine atarak Otelde yangın çıkartıyorlar .Gericiler tarafından çıkartılan yangında 33 can yanarak yada dumanda boğularak yaşamını yitiriyor. Katledilen; Muhibe Akarsu  , Muhlis Akarsu  , Gülender Akça  , Metin Altıok  , Ahmet Alan  , Mehmet Atay  , Sehergül Ateş  , Behçet Aysan  , Erdal Ayrancı , Asım Bezirci  , Belkıs Çakır , Serpil Canik  , Muammer Çiçek  , Nesimi Çimen  , Serkan Doğan  , Hasret Gültekin , Murat Gündüz   , Gülsüm Karababa , Uğur Kaynar  , Asaf Koçak  , Koray Kaya  , Menekşe Kaya  , Handan Metin  , Sait Metin  , Huriye Özkan  , Yeşim Özkan  , Ahmet Özyurt  , Nurcan Şahin  , Özlem Şahin  , Asuman Sivri  , Yasemin Sivri  , Edibe Sulari  ve İnci Türk’ü huzurlarınızda saygıyla anıyoruz.

 Sivas katliamı davasında sanık avukatlarından birisi Refah Yol döneminde Adalet Bakanlığı yapan Şevket Kazandır. Sanık Avukatlarından 8 tanesi sonraki süreçlerde  AKP den  Milletvekili olmuştur.Davanın 9 firari sanığı için 13 Mart 2012 tarihinde yapılan duruşmada ;dava dosyasının zaman aşımı nedeniyle  düşürülmesine karar verildiğinde zamanın Başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı  “Hayırlı olsun “ diyerek dava ile ilgili düşüncesini kamu oyu ile paylaşmıştır.

Sayın Basın mensupları ,değerli canlar işte yüz yıllardan bu yana gericiler tarafından yapılan Alevi katliamları ve yine Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne Alevi ve Solculara yapılan gerici saldırılar günümüzde gelinen yola döşenen köşe taşlarıdır adeta.. çok zor ve sıkıntılı günlerden geçiyoruz.
Bu Basın açıklamasına imza atan Demokratik kitle örgütleri olarak;    
              
15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yaşanan Olağanüstü hal ilanının yarattığı anti demokratik uygulamalardan , Parlamentonun devre dışı bırakılarak ülkenin KHKlerle yönetilmesinden ,Yanlış dış politikalar sonucu ülkemizin  Orta Doğu bataklığına sürüklenmesinden,Ülkemizde adı konmamış bir iç savaşın yanşıyor olması nedeniyle Anaların ağlamaya devam etmesinden,Milyonlarca  savaşı ve şiddeti yaşamış göçmenin;Alevilerin yaşadığı bölgelere yerleştirilme çabalarından, Demokratik Laik bilimsel eğitim ilkelerinden uzaklaşarak;Arapça harflerle eğitime geçmenin provalarının yapılmasından,İlk Okullara Mescit açma kararı ile Din dersinin zorunlu hale getirilmesinden,Eğitimin piyasalaşmasından, farklı düşüneni tasfiye etme anlayışı çerçevesinde kendinden olmayana yaşam hakkı tanınmamasından,Diyanetin dev bütçesiyle tüm inançlara hizmet etmek yerine tek bir inanç mensuplarına hizmet etmesinden,ölüme adım adım yaklaşan Semih ve Nuriye’nin  feryatlarına yanıt verilmemesinden ve bunlara benzer onlarca sorundan; yüzü aydınlanmadan yana olan her birey gibi bizlerde rahatsızlık duyuyor ve bu yanlışlardan hemen ,şimdi vazgeçilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz..

Bizler Demokrasinin; baskıcı, otoriter, Demokrasi dışı olağan üstü yöntemlerle sürdürülemeyeceği inancındayız. Ülkenin içerisinde bulunduğu zor koşulların daha çok Demokrasi, özgürlük, herkese ADALET ve iç barışın sağlanmasıyla aşılabileceğine inanmaktayız
.
Bizler eğitimin en temel insanlık hakkı olduğuna inanıyor, Demokratik laik bilimsel eğitim ilkelerinden vazgeçilmemesi gerektiğine şiddetle vurgu yapıyoruz.
    Bizler Devletin tüm inanç gruplarına eşit mesafede olması gerektiğine ve bu nedenle Diyanetin kapatılması gerektiğine öneriyoruz.

   Bizler HBVAKV ev sahipliğinde, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu bileşenleri ile bağlı kurumları, Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu bileşenleri(Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri, Alevi Kültür Dernekleri) ile bağlı kurumlar ve Türkiye den ve değişik ülkelerden katılan Alevi örgütlerinin katılımıyla 2011 yılında gerçekleştirilen 1.Alevi Kurultayı sonuç bildirgesindeki taleplerin gerçekleştirilmesine vurgu yaparak, bu taleplerin ivedilikle hayata geçirilmesini istiyor,sizleri saygıyla selamlıyoruz.  







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder