2 Temmuz 2018 Pazartesi günü Saat 11.30'da Sivas ve Çorum katliamlarında yaşamını yitirenler Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Datça Şubesi Cemevi’nde anıldı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Datça Şubesi yaptıkları basın açıklamasıyla Sivas ve Çorum katliamlarında yaşamını yitirenleri andı. Yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“İÇİMİZDE KANAYAN BİR YARA”
Burada toplanmamızın nedeni 28 Mayıs 1980 tarihinden Temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eden üzerinden 38 yıl geçmiş Çorum katliamı ve 2 Temmuz 1993 tarihindeki üzerinden 25 yıl geçen Sivas katliamını unutmadığımızı bu katliamların içimizde kanayan bir yara olduğunu size ve kamuoyuna hatırlatma ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
“AMERİKA’NIN PARMAĞI VAR”
Çorum katliamının nasıl başladığını özetlenmiş haliyle anımsatmak istiyoruz. 1980 Bahar aylarında Amerikan büyük Elçiliğinde görevli CİA ajanı Robert Alexsander Pac; gerekçesi kamu oyu ile paylaşılmadan Çoruma’a giderek yerel ve kamu görevlileri ile MHP yöneticileriyle görüşür. Daha sonra Tokat ve Amasya da görüşmeler yapar. Bu; Çorum ile ilgili hazırlığı önceden yapılan katliam senaryosunda Amerikan parmağının olduğunun açık kanıtıdır.
“SAVAŞ NARALARI ATTILAR”
Ardından gündeme konacak senaryoya karşı çıkması ihtimali olan Vali, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü ve onlarca Polis bölgeden uzaklaştırılır. Bu ve buna benzer hazırlıklar tamamlandıktan sonra 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında kız öğrencilerinin kıyafetleri bahane edilerek, ”İslamcı Gençlik” imzalı bildiri dağıtılır. 27 Mayıs 1980 tarihinde Gün Sazak’ın öldürülmesi bahane edilerek bir gün sonra olayların başlangıç fitili ateşlenir.
”Kana Kan, intikam” Sloganıyla başlatılıp Temmuz ayına kadar devam eden olaylarda Kent Merkezinde Alevi ve Solculara ait ev ve iş yerleri tahrip edilmiş, kırsalda yollara barikatlar kurularak, ele geçirdikleri Alevileri insan vicdanının kaldıramayacağı işkencelerden geçirerek katletmişlerdir.
“AÇILAN DAVALAR FİYASKO”
Bütün bunları yaparken Sünni inanışa mensup vatandaşları yanlarına çekebilmek ve yapılanları meşru göstermek için kamu araçlarından ve Camiler’den yapılan anonslarla ve bildirilerle, TRT’de ”Alaaddin Camisine patlayıcı madde atıldığını ve camiye ateş edilmesi sonucu olayların başladığı” yalanını yayarak algı oluşturmasıyla çalışılmış ve Cihat çağrıları yapılmıştır. 1980 Temmuz ayının ilk haftasında olaylar bittiğinde ortaya çıkan bilanço 57 ölü , 200 yaralı, tahrip edilerek yakılan 300 ev ve iş yeridir.
Çorum katliamı kamu oyundan gizlenmiş ve gereken tepki gösterilmemiştir. Adalet yerini bulmamış açılan hukuki davalar fiyasko ile sonuçlanmıştır.
İNSANLIK DIŞI
Sivas’ta yapılacak 4.Pir Sultan Abdal şenlikleri için Vali tarafından davet edilen konuklar ve diğer katılımcılar Madımak Otelindedir. Bir gün öncesinden saldırı hazırlıklarını planlayan saldırganlar Cuma Namazından sonra, önce Hükümet Konağına saldırıyor, Ardından; ”Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu Sivas’ta yıkılacak”, ”Yaşasın Şeriat”, ”Laiklere ölüm” Sivas Azize Mezar olacak” şeklinde sloganlar atarak Madımak Oteline yöneliyorlar. Önce Otelin önündeki araçlar yakılıyor, ardından yanlarında getirdikleri bidonlarda ki benzini Otelin içerisine atarak Otelde yangın çıkartıyorlar.
Kendilerine insan dahi diyemeyeceğimiz yobazlar bu olayda 33 canımızı ve iki otel çalışanı olarak 35 kişiyi diri diri yakarak katlettiler. Sivas katliamı davasında; Sanık avukatlarının birisi Refahyol döneminde Adalet Bakanlığı yapan Şevket Kazan ve diğer avukatların tamamı AKP’de millet vekilliği ve çeşitli görevlerde bulunmuştur.
“BU İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇTUR”
Üzerinden yıllar geçmesine karşın, diğer politik katliamlarda olduğu gibi Sivas’ta da deliller yok edilmiş, olayın gerçek yönlendiricileri yargı karşısına çıkarılamamış, bir şekilde tutulup yargılananlar kollanmış ve en önemlisi de sanıklar Adalet Bakanlığı yapan bir şahıs tarafından savunulmuşlardır. Bu ¨İnsanlığa karşı işlenen suç¨un faillerinin bir bölümü zaman aşımı ile kurtarılmış, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan katliam davasının zaman aşımına uğratılmasına ¨karar hayırlı olsun¨ ifadeleriyle değerlendirmiştir.
Bir katliamın faillerinin aklanmasının toplum için¨hayırlı¨olacak hiç bir yanı yoktur, olamaz. Toplumumuzun ve insanlığın ihtiyaç duyduğu şey, Sivas Katliamı’nın açığa çıkartılarak gerçek suçluların yargılanmaları ve gerici ırkçılığın, insanlık düşmanı anlayışların tarih karşısında mahkum edilmesidir. Sivas Katliamı bugün hâlâ toplumun vicdanında kanayan bir yara olarak duruyor! Geçmişi kapatmaya ve unutturmaya çalışmakla değil, onunla yüzleşerek toplumsal barışı sağlayabileceğimiz unutulmamalıdır.
“SAVAŞLARI KÖRÜKLEYEN POLİTİKALARDAN VAZGEÇİLMELİ”
Bölgemizde ırkçı/mezhepçi çatışmalar alevlenirken yangına körükle giden, ülkemizde de ayrımcı politikalarla iç siyasette güç kazanmayı hedefleyen bir yönetim anlayışının Sivas’tan ve benzeri katliamlardan utanmaya gerek duymadığı görülmektedir. Türkiye’yi yönetenler bir an önce hatalarından dönmeli, içeride ve dışarıda çatışmaları derinleştiren, savaşları körükleyen politikalardan vazgeçmelidir.
İnsanlık düşmanı gericiliği ve ırkçılığı bir kez daha lanetliyor, yitirdiğimiz canları 25 yıl sonra aynı duygularla anıyoruz. Onları ağıtlarla değil, uğrunda yaşamlarını verdikleri insanlığı, demokrasiyi ve özgürlükleri toplumda egemen kılarak yaşatacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder