Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri her yıl geleneksel olarak Ağustos ayının son perşembesi Sandras dağının zirvesinde gerçekleleştirilen Eren Günü etkinliğine katıldılar.
Muğla milletvekili Burak Erbay, Köyceğiz eski Belediye Başkanı Salih Erbay, Gazeteci İbrahim Afatoğlu’nun da katıldığı ve Eren Gününe dair bilgi verdiği etkinliğe bu yıl da halk yoğun ilgi gösterdi. Gelen misafirler inançları doğrultusunda kurbanlar kesti, lokmalarını paylaştılar.
Türk Kültürü araştırmacısı Prof. Dr. Mehmet
Kaplan (1915 – 1986) "Her Türk şehrinde, hatta kasaba ve köyünde bir
veya birkaç veli yatmaktadır. Onlar ilk Hıristiyan devletinin beşiği olan
Türkiye'de İslâmiyet'i yerleştirmişlerdir. Bu manevi kuvvet temsilcilerine halk
büyük bir saygı duymaktadır. Onlara ait pek çok menkıbe ve keramet
anlatılmaktadır. Toprağı bu nevi insanlar ve onların menkıbeleri
kutsallaştırmıştır. Bundan dolayı onların tarihi ve manevi fonksiyonlarını
anlayan aydın, halk gibi değilse bile kendine göre onlara değer vermelidir.
Batı medeniyeti, eski Türk velilerinin kerametlerinden çok daha akıl almaz,
saçma hikâyelerden ibaret olan eski Yunan mitolojisine dayanmaktadır. 20.
yüzyılın akılcı ve maddeci görüşüyle, Türkiye'yi asırlardan beri kutsallık
duygusuyla yaşatan ve koruyan velileri inkâr ve ihmal edersek, pek büyük bir
şeyi kaybetmiş oluruz." demektedir.
Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın dediği gibi Denizli
ve köylerinde 105 türbe, 150’ye yakın yatır bulunmaktadır. Özellikle yatırların
çoğu yüce dağların zirvelerindedir. Honaz Dağı’nın zirvesinde Çoban Dede, Baba
Dağ’ın zirvesinde Eren Baba, Çökelez Dağı’nın zirvesinde Ellez Dede, Boz Dağ’ın
zirvesinde Eren Dede, Elma Dağı’nın zirvesinde Süleyman Sarızeybek, Sandıraz
Dağı’nın zirvesinde Çiçek Baba ve diğerleri gibi Denizli’nin bütün büyük ve
küçük dağların zirvelerinde mutlaka bir eren, evliya yatırı bulunmaktadır.
Halkın inanışına göre bu türbe ve yatırlar,
köylerin ve topraklarının manevi bekçileridir. Bu kutsal kişiler, vatan
tehlikeye düştüğünde, yaşadıkları zamanda olduğu gibi kimi zaman Çanakkale
Savaşında, kimi zaman Kurtuluş Savaşında, kimi zaman Kıbrıs Savaşında bazı
zaman da terörle mücadele eden ordumuza yardım ettiklerine inanılmaktadır.
Bu eren, evliya yatırlarından birisi de Sandıraz
Dağı’nda bulunan “Çiçek Baba” yatırıdır. Yatır, dağın 2295 metrelik zirvesinde,
34 metre uzunluğunda ve 4 metre eninde, oldukça büyük bir yatırdır. Çiçek Baba
yatırında, her yıl Ağustos ayının son Perşembe günü “Çiçek Baba Eren
Günü” törenleri yapılmaktadır. Bu törenlere Muğla, Aydın, İzmir ve
Denizli’nin köy ve kasabalarından zaman zaman 5000-6000 insan katılmaktadır.
Yatır etrafında 300-400 kurban kesilmektedir. Bu törenlerin 700 yıldan beri
aralıksız olarak yapıldığı söylenmektedir. Bu törenlerin bir organizatörü
yoktur. Ağustos ayının son Perşembe günü geldiğinde, yukarıda saydığımız
illerden insanlar anlaşmış gibi büyük bir düzen ve intizam içerisinde törenlere
iştirak etmektedir.
2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre Türk
halkının % 52’sinin türbe ziyareti yaptığı, 2009 yılında yapılan diğer bir
araştırmaya göre de halkın % 41’nin yılda en az bir kere türbeye gittiğini
ortaya koymuştur. Bunun için Fransız Düşünür Edgar Morin “İnsanoğlu hem
bilgedir, hem tuhaftır. İnsanca yaşaması için mantık kadar duyguya, bilim kadar
efsaneye muhtaçtır." demiştir.
Bu yıl da Ağustos ayının son perşembe gününe
denk gelen 26 Ağustos Perşembe günü, Sandıraz Dağı'nın zirvesinde Çiçek Baba
Yatırı'nın etrafında yeni bir "Çiçek Baba Eren Günü" etkinlikleri
düzenlenmiştir. Çiçek Baba Eren Günü etkinliklerine yukarıda saydığımız
illerden büyük bir katılım sağlanmıştır. Bu etkinlikleri ulusal basın ve yerel
basın kuruluşları da takip etmiştir. Pamukkale Üniversitesi, Başkent
Üniversitesi gibi ülkenin önemli üniversitelerindeki akademisyenlerin de
belgesel çalışmaları yaptığı görülmüştür. Sandıraz Dağı Koruma Platformu ve
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı gibi sivil toplum örgütlerinin de Çiçek
Baba Eren Günü etkinliklerine destek vermeleri gelecek açısından ümit vericidir.
Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın söylediği gibi “20.
yüzyılın akılcı ve maddeci görüşüyle, Türkiye'yi asırlardan beri kutsallık
duygusuyla yaşatan ve koruyan velileri inkâr ve ihmal edersek, pek büyük bir
şeyi kaybetmiş oluruz." Sağlıklı, mutlu ve umutlu günler geçirmeniz
dileklerimle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder