24 Aralık 2022 Cumartesi günü Datça Demokrasi Platformu’nun katkılarıyla Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Datça Şubesi tarafından Maraş katliamının 44. yılında ortaklaşa fotoğraf sergisi düzenlendi ve bir basın açıklaması yapıldı.
24 Aralık 2022 Cumartesi günü saat 14.00’te
Datça Demokrasi Evinde düzenlenen etkinlikte Datça Demokrasi Platformundan
Haluk Koşar sunuculuğu üstlendi; Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Datça Şubesi
Başkanı Bilge Altun ile Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi
Başkanı Murat Yıldırım’ın kısa konuşmalarını takiben Aygul Yıldırım Aksoy ortak
basın açıklamasını okudu.
BASINA
VE KAMUOYUNA
19 Aralık 1978 günü başlayıp tam bir hafta süren ve insanlık tarihinin en kara günlerinden biri olarak tarihe geçen Maraş Katliamının 44.yılında katledilen canlarımızı bir kez daha anıyor ve anıları önünde saygı ile eğiliyoruz. Resmi rakamlara göre 120, gerçekte ise çok daha fazla insanın korkunç yöntemlerle katledildiği yüzlerce insanın yaralandığı, binlerce insanın toprağını terk etmek zorunda kaldığı Maraş katliamı bir Alevi Katliamıdır ve hala “TÜRKİYE’NİN KARA KUTUSU” olma özelliğini korumaktadır. Maraş Katliamının üzerinden 44 yıl geçti. Yaşanan bu katliam, basit bir “Alevi-Sünni” düşmanlığı ile açıklanamayacak kadar ciddi nedenleri ve derin sonuçları olan bir katliamdır. Maraş Katliamı noktasına, virgülüne kadar hesaplanmış, planlı ve örgütlü bir saldırıydı. Katliamın her bir evresi ve olası sonuçları en ince ayrıntılarına kadar hesaplanmış ve özel harp dairesi ile devlet içinde yuvalanmış çetelerin bizzat rol oynadığı bir katliamdır. 7-8 gün süren katliam süresince devlet hiçbir müdahalede bulunmamış ve adeta birçok legal ve illegal birimleri ile katliama katkı sunmuştur.
Bütün bunlara rağmen 44 yıl boyunca katliamın arkasındaki güçler ve katliam sırasında bizzat rol oynayan kurum ve tetikçiler açığa çıkarılmamış ve katliam tüm yönleri ile aydınlatılmamıştır. Tersine bir çok sorumlu ve tetikçiye devlet kademelerinde çeşitli görevler verilmiş veya siyasette yükselip, milletvekili yapılarak ödüllendirilmişlerdir. Maraş Katliamı, bugünkü Türkiye’nin yollarını döşeyen, yaşanılan her türlü sosyo-ekonomik, siyasal meselenin tam da sonuçlarından biri olan tarihin en korkunç katliamlarından birisidir. 12 Eylül 1980 Askeri Faşist cuntasının iş başına getirilmesi ve dolayısı ile 24 Ocak Ekonomik Kararlarının her hangi bir muhalefete takılmadan hayata geçirilmesi için planlanmış bir Alevi Katliamıdır. Dolayısı ile 12 Eylül’ün en önemli sonuçlarından biri olan bugünkü AKP iktidarının da dolaylı sebeplerinden birisi olmuştur. Maraş Katliamı milyonlarca insanı mağdur eden, binlerce insanın katledilmesine yol açan darbenin öncesinde planlanan bu katliam, yaşadığımız her derin toplumsal meselenin varlığını borçlu olduğu toplumsal bir travmadır.
Maraş
Katliamının sorumlularını bilerek ve isteyerek ortaya çıkarmayan devlet ve
siyasal iktidarlar, Çorum, Sivas, Madımak, Gazi, Gezi, Suruç, Roboski,
Cezaevleri, Soma, Amasra ve adını sayamadığımız binlerce katliam ve cinayetin
işlenmesine de cesaret vermiştir. Nihayetinde de bu saydığımız hiçbir
katliamla, faili meçhul cinayetlerle, siyasi suikastlarla hesaplaşılmamıştır.
Gelinen aşamada da siyasal iktidarın böyle bir niyeti de yoktur. Gelinen aşamada hakkını arayanlara ve adalet
isteyenlere yönelik, yok etme ve öldürme arzusunun, insanlık dışı bir hırsla
devam ettiği topraklarda yaşıyoruz.
Biz
Aleviler olarak, Laik, demokratik, özgür bir ülkede herkesin eşit haklarla,
eşit koşullarda, barış içinde, birlikte, bir arada yaşama iradesinden ve
inadından vazgeçmeyeceğiz. Bizler;
demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün, adaletin
yeşermesini istediğimiz bu coğrafyada katliamlarla yüzleşmenin şart olduğunu
düşünüyoruz. Türkiye Halkları ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti geçmişiyle,
tarihiyle, katliamlarla yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşme gerçekleşmeden bu
ülkeye demokrasi asla gelmeyecektir. Demokrasinin olmadığı bir yerde, barıştan,
özgürlüklerden ve en önemlisi yaşam hakkından ve hatta ekmek ve aştan bahsetmek
te mümkün olmayacaktır.
Bizler Maraş’ta kocasına “Beni sen öldür,
onların eline bırakma” diyen Ümmühan Doğan’ı, parçalandıktan sonra kazana
atılıp, yakılan 14 yaşındaki Ali Tıraş’ı, karnında 8 aylık bebeğiyle katledilen
Esma Suna’yı, kendi düğün gününde öldürülen Mehmet Ali’yi, Sivas’a türküleri ve
semahlarından başka bir şey götürmedikleri halde yakılarak katledilen otuz üç
canımızı, Ankara’da barış istedikleri için katledilen canları da, katledenleri
de, bu katliamlara seyirci kalanları da unutmadık. Katliamlardan hesap sormak
yerine katilleri aklayanları ve saklayanları da unutmadık.
Akıtılan bunca kanın hesabı sorulana
kadar, her alanda var olacağız. Bu ülkedeki farklı inanç ve kültürlere mesafe
koymadan, ötekileştirmeden, bu kan gölüne çevrilmiş topraklara barış, eşitlik
ve adalet gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Laik
ve Demokratik Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.
Maraş
Katliamını unutmadık, unutturmayacağız!
Alevi
Bektaşi Federasyonu (ABF),
Alevi
Dernekleri Federasyonu (ADFE),
Hacı
Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV),
Avrupa
Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK),
Alevi
Kültür Dernekleri (AKD)
Pir
Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder