Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Datça Şubesi ve Datça Demokrasi Platformunun Sivas Katliamının 28. Yılı sebebiyle gerçekleştirdikleri Basın Açıklaması Datça Cumhuriyet Meydanında yapıldı.
Sunuculuğunu Yılmaz beyin yaptığı programda ölenlerin anısına saygı duruşu yapıldı ve denize 33 adet gül bırakıldı. Katliamda hayatını kaybeden canlarımızın tek tek isminin okunmasının ardından, Metin Altıok’a ait şiir Filiz hanım tarafından seslendirildi. Şekip Taşpınar’ın basın açıklamasını okumasının ardından, cemevinde hazırlanan helva katılımcılarla paylaşıldı.
BASINA VE KAMUOYUNA
Canlar, yoldaşlar….
2 Temmuz 1993 tarihinde 33 insanımızın, tempolu alkışlar ve sevinç naraları eşliğinde ateşe verilerek öldürüldüğü Madımak katliamının üzerinden 28 yıl geçti. Bundan tam 28 yıl önce Pirimiz Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri kapsamında Sivas’a giden yüzlerce canımızdan 33' Canımız gerici ve katil Bugün Irak’ta, Suriye’de kafa kesen, ciğer söküp yiyen selefi gurupların benzerlerinin “yak ulan yak, cehennem ateşi” diyerek bir sürü tarafından vahşice katliamı seyretmelerini bizler unutmadık. Bu katliam, devlet güçlerinin göz yummaları ve ötesinde yönlendirmeleriyle, son derece planlı ve organize bir çalışmanın sonucunda gerçekleştirildi....
İnsanlık tarihine bu olayla utanç sayfalarından birini daha ekleyen Türkiye, ne yazık ki Madımak katliamıyla yüzleşmedi, arkasındaki karanlığı aydınlatmadı, katliamın siyasi sorumluları, organizatörleri adaletin karşısına çıkartılmadı.
Tıpkı, Dersim 38’le yüzleşilmediği gibi.. 1 Mayıs , Çorum, Maraş, Gazi katliamlarının aydınlatılmadığı gibi.. Roboski’de Kürtlerin üzerine bomba yağdırma emrini verenin açığa çıkartılmaması gibi… Gazi eylemlerinde hayatını kaybeden gençlerimizin katillerinin halen yargılanmaması gibi…
Dersim’in kayıp kızlarının yaşadığı acılardan da , Kızıltepe’de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinden de 12 yaşındaki Koray Kaya’nın Madımak’ta ateşe verilmesinden de 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın öldürülmesinden de sorumlu olan devlet, aynı devlettir.
Katliamın öncesinde gerici ve şeriatçı örgütler haftalarca nefret ve düşmanlık içeren bildiriler dağıtıp “kıyam” çağrılarıyla Sivas’a gelecek olan aydınlarımızı ve canlarımızı hedef gösterdiler.
Katliamın yaşandığı gün devlet yetkilileri şeriatçı güruhun toplanmasını ve kalabalıklaşmasını saatlerce seyrettiler. Bu insanlık düşmanı katiller kan ve intikam sloganlarıyla katliam için harekete geçerlerken hiçbir devlet gücü onlara değil müdahale etmek, herhangi bir hamlede dahi bulunmadı. Bu katiller planlı bir şekilde teşvik edilip yönlendirildiler. Katliamcı güruh önce etkinliğin yapıldığı Kültür Merkezine saldırdı. Ancak orada bulunan canların direnişiyle püskürtüldüler. Şeriatçı-yobaz katil sürüsü nefret saçarak, sloganlar ve tekbirler eşliğinde otele yönelip güvenlik güçlerinin gözleri önünde bu barbarca katliamı gerçekleştirdiler
“Bir fubol karşılaşmasında da bu kadar ölü olur” diyen Mesut Yılmaz’la, Madımak davasının firari sanıklarıyla ilgili verilen zamanaşımı kararını “Hayırlı, uğurlu olsun” şeklinde değerlendiren, Sivas katillerinin adını Madımak Oteli’ndeki anı panosuna yazdırarak acılarımızla adeta dalga geçen, katliamı unutturmak için “Madımak” adını kaldırıp “ İl Özel İdaresi Bilim ve Kültür Merkezi” şeklinde tabela astıran Recep Tayyip Erdoğan arasında nasıl bir fark vardır ki….
Açıkça görüldüğü gibi Sivas Madımak Oteli Katliamı egemenlerin organize ettiği ve katil güruhun tetikçiliğiyle hayata geçirdiği planlı bir katliamdı. Sonra bu katliamda yer alan gerici katil güruh içinden sadece çok küçük bir grup hakkında dava açıldı. Uzun süren yargılamalar sonunda bu katillerin çoğu ya hiç ceza almadılar ya da küçük cezalarla kurtuldular. Hiçbir sağlık sorunu olmayan, katliamda başı çekenlerden biri olduğu kanıtlanan ve mahkemede hiçbir pişmanlık belirtmeyen Ahmet Turan Kılıç tamamen hukuksuz bir kararla affedildi. Haklarında dava açılan katillerin bir kısmı ise hiç bulun(a)madı. Daha sonra bu katillerin bazılarının Sivas’tan hiç ayrılmadan yaşamlarına devam ettikleri, hatta resmi olarak haklarında arama kararları olmasına rağmen evlendikleri, askere gittikleri, işe girip çalıştıkları, ehliyet aldıkları anlaşıldı. Bir kısmı da arama kararlarına rağmen hiçbir engelle karşılaşmadan rahatça yurtdışına çıktılar. Bu gün özellikle Almanyada yaşadıkları tespit edilen bazı katillerin ise hala iyade edilmediği gibi,içişleri bakanlığının ''aranan teröristler...'' listesinde de olmadıkları avukatlarımızca tespit edilmiştir...Madımak Katliamının zamanaşımına uğratılmasına ''hayırlı olsun'' diyenlerin iktidarında;
Bu devlet, farklı uluslardan ve milliyetlerden ve de farklı inançlardan oluşan Anadolu halklarını Türk- İslam potasında eriterek kendisine makbul yurttaşlar yaratmak istiyor. Öte yandan Somada yüzlerce işçinin ölümü karşısında “bu işin fıtratında var” diyerek, bir yandan yargıya, yaşanan suça karşı cezasızlık telkin ediyor,
Kürt halkının inkarından, Roboski katliamına, Ankara gar katliamından, Suruç katliamına, Diyarbakır'dan Antep'e kadar sayısını dahi unuttuğumuz katliamları yaşadık, gördük. Milyonlarca insanı açlığa ve yoksulluğa mahkum eden bu iktidar; Ülkede onbinlerce esnaf iflas etmişken, insanlar intihar ederken Covid 19 pandemisini bahane ederek, Akp'nin derdi canlı müzik yasaklarıyla, insanların özel yaşam alanlarını kısıtlamıyı fırsat olarak görüyor.
Akp nefret ve kin, ötekileştirici ve inkarcı söylemleri yaşamın her alanında sürdürmektedir. Bu gün çok daha net görüyoruz ki o gün Madımak otelini kuşatan zihniyet, mafyalaşarak ülkeyi kuşatmış durumdadır. Bu nefret ve ötekileştirici söylemlerin bir sonucu olarak HDP İzmir il örgütüne yapılan saldırı sonucuna Deniz Poyraz katledilmiştir.
Ne yazık ki, Türkiye’de devlet; Akp iktidarı tarihsel bir süreklilik içinde farklı etnik kimlik ve inanca sahip, Anadolu’nun kadim kültürel, etnik ve inançsal zenginliklerini yok etmenin etmenin önünde engel olarak gördüğü, kadının özgürleşmesine karşı açık ve aleni bir tavır içindedir. Buna verilecek en somut ve belirgin örneklerden biri de, kamuoyunda ''İstanbul sözleşmesi'' olarak bilinen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" olan sözleşmesi'nden çekildi. Bu, zaten hayatın bir çok alanında şiddete maruz kalan kadınların daha da savunmasız kalmaları anlamına geliyor.
Artık Hrant Dink yok.. Süryaniler , Yezidiler yok…
Yargo, çoktan gitti…
Rozerin, kimliğini talep ediyor…
Hüseyin, acısını dindirmek istiyor.
Milyonlar açlık sınırında, işe – ekmeğe muhtaç yaşıyor.
Bizler kimsenin dilinden, dininden , mezhebinden, cinsiyetinden dolayı aşağılanmadığı , ayrımcılığa uğramadığı, halkları birbirine düşman eden emperyalizmin yarattığı karanlığın daha da kesifleştiğine tanıklık ediyoruz. Ortaçağ dönemlerine özgü mezhep çatışmaları kapımızda. Ne yazık ki, AKP iktidarıyla birlikte Türkiye, Ortadoğu bataklığının parçası oldu. Mezhep eksenli iç ve dış politika sonucu Türkiye Suriye’de, Irak’ta Libya’da lojistik destek verdiği İŞİD, Nusra, El Kaide gibi cihatçı örgütler, toplumsal barış ve güvenliğimizi tehdit ediyor. Alevilere karşı uygulanan sosyal, kültürel, ekonomik kuşatma daha sistematikleşti.
Ama biz Aleviler, biz Demokratlar,biz Laikler,biz Devrimciler, biz yurtseverler asla karanlığa teslim olmayacağız.
Şah Kalender'den Koray Kaya'ya Pir Sultan Abdal'dan Hasret Gültekin'e uzanan bu onurlu tarih bizimdir. Ve asla onların yolunu terk etmeyeceğiz. Sivas'ın ışığını söndürmeyeceğiz.
Daha dün HDP İzmir il binasına gerçekleştirilen saldırıda öldürülen Deniz Poyraz olayının bize gösterdiği gibi, katliamlar devletin denetiminde sürdürülmeye devam etmektedir. Demokratik siyasetin şiddetten arınması için mücadeleye, her yurttaşın güven içinde görüşlerini açıklamasını savunmaya devam edeceğiz.
Bütün halkımızı bir daha böyle acıları ve katliamları yaşamamak için Sivas Madımak Katliamında yitirdiğimiz canlarımızı, Önderimiz Pir Sultan Abdal’ın “Bozuk Düzende Sağlam Çark Olmaz” şiarıyla 2 Temmuz 2021 Cuma günü salgına karşı fiziksel mesafeyi koruyarak anmaya davet ediyoruz.
Sivas Madımak katliamını unutmadık affetmiyoruz.
Tekrardan “Bozuk Düzende Sağlam Çark Olmaz” Ya hep beraber, ya hiçbirimiz !
2 Temmuz günü yine Sivastayız.!
Madımak utanç müzesi olacak.!
02.07.2021 Cuma günü saat 19 da Datça Cumhuriyet meydanında Herkes Basın açıklaması HACIBEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI DATÇA ŞUBESI CEMEVİ ve PIRSULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ DATÇA ŞUBESİ BİRLİKTE DÜZENLEDİĞİMİZ DATÇA DEMOKRASİ PLATFORMUNUN DESTEKLEDİĞİ 2 TEMMUZ SİVAS KATLİAMINI BİRLİKTE ANIYORUZ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder