DATÇA CEMEVİ UĞUR MUMCU’YU ANDI
24 Ocak 1993 yılında Ankara’da aracına konulan bombanın patlaması sonucu aramızdan ayrılan, Türkiye’nin en önemli araştırmacı gazeteci ve yazarlarından biri olan Uğur Mumcu, vefatının 30.yılında 24 Ocak 2023 Salı günü Hacı Bektaşı Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Başkanı Murat Yıldırım Uğur Mumcu'nun 30.Ölüm yıldönümü nedeniyle Cemevinde basın açıklamasında bulundu
HACI BEKTAŞI VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI
DATÇA ŞUBESİ CEMEVİ BASIN AÇIKLAMASI
Kıymetli yurttaşlar, değerli canlar,
Bugün 24 Ocak; Teröre karşı, karanlığa karşı, demokrasi için,
aydınlık için kalemiyle fikirleriyle mücadele eden Uğur Mumcu’nun
katledilişinin 30. Yıl dönümü. Atatürk ilkelerini ve Türkiye’nin bağımsızlığını
tutkuyla savunan Uğur Mumcu hepimizin bildiği gibi bir
yurtseverdi.
22 Ağustos 1942’de Kırşehir’de doğan
Uğur Mumcu’nun çocukluğu Ankara’da geçti. 1962’de Cumhuriyet Gazetesi’nde
yayımlanan “Türk Sosyalizmi” başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülünü aldı.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarında öğrenci
derneğinin başkanlığını üstlendi. Mezun olmasının ardından bir süre avukatlık
yaptı. 1965’te Yön Dergisi’ndeki yazılarında Atatürk ilkeleri ile tam bağımsız bir Türkiye’yi savundu. 1968
yılında dil öğrenimi için İngiltere’ye gitti.
12 Mart’ın kısmi darbe
günlerinde gözaltına alınan Mumcu, “Orduya hakaret” ettiği iddiasıyla
tutuklandı ve bir yıla yakın Mamak askeri cezaevinde hapis yattı. Mahkûmiyet
kararı Yargıtay tarafından bozulunca serbest kalmasının ardından 10 Ekim
1972’de askere alındı. Tuzla Piyade Okulu’ndaki eğitimin ardından “kötü hal ve
düşünce sahibi” olduğu iddiasıyla er çıkarıldı. Askerliğini piyade eri olarak
Ağrı Patnos’ta tamamladı. O artık “sakıncalı piyade” idi.
Uğur Mumcu Terör örgütü
PKK ile Kürt sorununu birbirinden ayırıyordu. Yarım kalan son çalışması Kürt
Dosyası’nı, bu bakış açısı üzerine kurmuştu. Irkçılığa, dinciliğe,
mezhepçiliğe karşı çıkar, Aydınlanma Devrimi'ni savunurdu.
Uğur Mumcu devlet içindeki İslami Hareket, Gülen
örgütlenmesi ve Hizbullah'ın varlığından söz eden ilk gazeteciydi. Ve ne yazık
ki; 24 Ocak 1993 Pazar günü daha
sonra İBDA-C ve Hizbullah tarafından üstlenilen suikastla, Çankaya-Gaziosmanpaşa’da
evinin önünde arabasına konulan bomba ile öldürüldü.
Ancak üstünden 30 yıl
geçmesine rağmen Mumcu kadar Türkiye’yi de hedef alan bu korkunç cinayetin
üzerindeki sis perdesi hâlâ kalkmamıştır.
Mevcut iktidarca oluşturulan korku
ortamında Uğur Mumcu gibi cesur kalemlere daha çok ihtiyaç vardır.
Kanlı 1 Mayıs'ları, Kahramanmaraş'ı, Çorum'u,
İzmir İnciraltı katliamını, Sivas Madımak'ı, Gazi Mahallesi'ni
unutmamalı… Doğan Öz, Ümit Kaftancıoğlu, Hamit Fendoğlu, İlhan
Darendelioğlu, İlhan Erdost, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Vedat Aydın, Mehmet Sincar, Gaffar Okkan, Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu cinayetlerini
işleyen tetikçilerin kimler tarafından korunup kollandığını iyi anlamak gerekmektedir.
Bu ülkenin geleceği onurlu, namuslu, cesur
kalemler karanlık kesimlerce hep hedef alındı. Çok insanımız
öldürüldü. Yaşamları karartıldı. Aileleri acılar
çekti. Çocuklar babasız kaldı. Çok canlar yandı. Ancak, doğru bildikleri yolda,
aydınlık ve ışık peşinde koşarken katledilenlerin fikirleri asla öldürülemedi,
yok edilemedi. Daha da büyüdü. Onların demokrasi mücadelesi, cesareti ve
dürüstlüğü genç kuşaklara örnek oldu.
Bunca katliamın, cinayetin, devlet içinde yuvalanmış
karanlık güçlerce dün olduğu gibi bugün de üstlerinin örtülmesi düşündürücüdür.
Aydınlarımızın ve gençlerimizin kanından
beslenenleri gün ışığına çıkarmak Tarih’in değil, devletin görevidir. Devleti
yönetenler önlerinde yükselen bu utanç duvarını aşmak zorundadırlar.
Değerli Canlar,
Yıllar evvelinden bugünü anlatan yazılarıyla kalemi
güncelliğini koruyan; aydın, demokrat, cumhuriyetçi, laik ve Atatürkçü kimliği
ile saygın bir kişilik, cesur bir gazeteciyi Uğur Mumcu'yu ve tüm demokrasi şehitlerimizi bir kez daha saygı, rahmet
ve özlemle anıyoruz...
HACI BEKTAŞI VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI DATÇA ŞUBESİ CEMEVİ BAŞKANI
MURAT YILDIRIM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder